24 Kasım Öğretmenler Günü, 12 Eylül darbecileri tarafından, öğretmenlere yönelik hak kayıplarının; itibarsızlaşmanın; öğretmen örgütlerini kapatmanın, baskının vb. üstünü örtmek için kullandıkları sahte bir güne dönüştürülmüştür. Benzer olarak bugünde, hükümet ve siyasiler 24 Kasım’ı öğretmenlik mesleğinin önemi ve kutsallığı, öğretmenlerin fedakârlıkları vb. hamasi söylemler ile öğretmenleri sorunlarından ve sorunlarına yönelik tartışmalardan uzaklaştırmanın bir aracı olarak kullanmaktadır.
Sendikamızın bir süredir performans değerlendirmesine, öğretmen strateji belgesine, MEB bütçesine vb. karşı yürüttüğü faaliyetleri kapsamında bugün Cinsiyetçi müfredatın gündemleştirilmesine yönelik Müfredatta Şiddet Var konulu basın açıklamamıza hoşgeldiniz.
Müfredatta Şiddet Var
Değerli Basın ve Kamuoyuna
Bir ülkenin eğitim politikaları, o ülkede bireylerin hangi değerler üzerinden biçimlendirilmesi isteniyorsa, o şekilde oluşturulur. Ülkemiz tarihinde eğitim politikaları her dönem laik, bilimsel, demokratik ve anadilinde eğitim anlayışından uzak yapılanmıştır. AKP iktidarı da uyguladığı politikalarla eğitimi herkesin erişebileceği, hoşgörülü, sorgulayan, eleştiren bireylerin yetişmesini sağlayan mekanizma olmaktan daha fazla uzaklaştırmıştır. Bugün eğitim sistemimiz piyasacı, milliyetçi, militarist ve giderek dinsel bir içerik kazanan muhafazakâr egemen ideolojinin denetimi altındadır. Siyasi iktidar, iktidar gücüyle eğitim sistemini kendi ideolojik-siyasal hedeflerine uygun olarak biçimlendiriyor.
Müfredat hazırlanırken evrensel bilimsel ilke ve değerlerin kazandırılması amaçlanmalıdır.
Geleneksel kadınlık rollerini İslami kurallar ile meşrulaştırmaya çalışan MEB, eğitimin en önemli unsuru olan ders kitapları ile erkeği kutsayıp kadını yok sayan politikalarla kadına yönelik şiddeti meşrulaştırıyor. ‘Yeni’ müfredat ataerkil aile yapısının ve erkek egemen toplumun ailedeki varlığını tam anlamıyla koruyup yüceltiyor. ’Yeni’ müfredatta erkek egemenliğine dayalı aile yapısını ve patriyarkayı koruyup yücelten pek çok ifade yer almıştır. Zaten mevcut iktidarın kadın haklarına yaklaşımı göz önünde bulundurulduğunda, eğitim alanında eşitlikçi yaklaşım beklenmesi gerçekçi görünmemektedir.
Toplumsal muhalefetin OHAL ve KHK’lerle susturulduğu, öğretmenlerin iş güvencesiyle tehdit edildiği bu süreçte cinsiyetçi, anti laik müfredat işlenmeye başlandı. Demokratik itiraz hakkı yok sayıldı. İşyerlerinde antidemokratik uygulamalar yaygınlaştırıldı.