işlediğimiz bütün amelleri silip götüren, insanî ilişkileri ve karşılıklı güveni zedeleyen, kişiyi değersizleştiren, zihin ve gönüllerimizi tahrip edip iman ve amellerimizi tehdit eden, beşeri münasebetlerimizi, dostluklarımızı zedeleyen en büyük tehlikelerden biri olan riyadan Allah’a sığınalım.
Bakınız , Peygamber Efendimiz, (sav) ashabıyla bir sohbetinde
“Hakkınızda en fazla korktuğum şey küçük şirktir” buyurdu.
Ashab,“Küçük şirk nedir Ey Allah’ın Resûlü” diye sordular.
Bunun üzerine Efendimiz, şu cevabı verir“Küçük şirk, riyadır.
Allah, kıyamet gününde herkese amelinin karşılığını verirken riyakârlara şöyle diyecektir: ‘Dünyada.kendilerine.riyakârlık.yaptıklarını-zın yanına gidin!
Bakın! Acaba onların yanında bir mükâfat ya da hayır görebilecek misiniz?’”
Peygamber Efendimiz, riya ile kirletilen amellerin, kıyamet gününde kişiyi büyük bir hüsrana sürükleyeceğini haber vermiştir.
“Cömert desinler” diye infakta bulunanın ateşi, kendi serveti olacaktır.
“Âlim desinler” diye ilim tahsil edenin ilmi onun azabı olacaktır.
Çünkü Allah rızasını bir tarafa bırakıp niyetini sadece gösterişe indirgeyenlerin amelinin Âlemlerin Rabbi nezdinde hiçbir kıymeti yoktur
İslam dinin, özü samimiyettir, ihlastır.
İnancı, kulluğu ve itaati sadece ve sadece âlemlerin Rabbi olan Allah’a has kılmaktır. Sözlerimizde, amellerimizde yalnızca Allah rızasını gözetmektir. Olduğumuz gibi görünmek, göründüğümüz gibi olmaktır.
Üzülerek ifade edelim ki, her geçen gün dünyada imaj ve gösteriş hâkim olmaktadır.
İnsanlık hızla samimiyetten uzaklaşmaktadır..
Bizler Müminler olarak ihlas ve samimiyet sınavından geçtiğimiz bu hayatta bizlere düşen, ikiyüzlülükten, gösterişten bencillikten uzak durmak, her sözümüzde, her işimizde,
Rabbimizin rızasını, O’nun hoşnutluğunu amaç edinmektir.
BİR AYET..
Ey iman edenler! Sadakalarınızı, başa kakmak, gönül kırmakla boşa gidermeyin. O adam gibi ki, insanlara gösteriş için malını dağıtır da ne Allah’a inanır, ne ahiret gününe. Artık onun hâli, bir kayanın hâline benzer ki, üzerinde biraz toprak varmış, derken şiddetli bir sağnak inmiş de onu yalçın bir kaya halinde bırakıvermiş. Öyle kimseler, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu doğru yola iletmez.
(Ayet- BAKARA : 264 )
BİR HADİS…
“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kıyamet günü ilk çağrılacaklar, Kur’ân-ı ezberleyen biri, Allah yolunda öldürülen biri ve bir de çok malı olan biridir.
Allah Teâlâ Hazretleri Kur’ân okuyana:
“Ben Resûlüme inzal buyurduğum şeyi sana öğretmedim mi?” diye soracak. Adam:
“Evet yâ Rabbi!” diyecek.
“Bildiklerinle ne amelde bulundun?” diye Rabb Teâlâ tekrar soracak.
Adam:
“Ben onu gündüz ve gece boyunca okurdum” diyecek. Allâhu Teâlâ Hazretleri:
“Yalan söylüyorsun!” diyecek. Melekler de ona:
“Yalan söylüyorsun!” diye çıkışacaklar. Allahu Teâlâ Hazretleri ona:
“Bilakis sen, “Falanca Kur’an okuyor” densin diye okudun ve bu da söylendi” der.
Sonra, mal sahibi getirilir. Allah Teâlâ Hazretleri:
“Ben sana bolca mal vermedim mi? Hatta o kadar bol verdim ki, kimseye muhtaç olmadın?” der. Zengin adam, “Evet yâ Rabbi” der.
“Sana verdiğimle ne amelde bulundun?” diye Rabb Teâlâ sorar. Adam:
“Sıla-i rahimde bulunur ve tasadduk ederdim” der. Allâhu Teâlâ Hazretleri:
“Bilakis sen: “Falanca cömerttir” desinler diye bunu yaptın ve bu da denildi” der.
Sonra Allah yolunda öldürülen getirilir. Allah Teâlâ Hazretleri:
“Niçin öldürüldün?” diye sorar. Adam:
“Senin yolunda cihadla emrolundum. Ben de öldürülünceye kadar savaştım” der. Hakk Teâlâ ona:
“Yalan söylüyorsun!” der. Ona melekler de:
“Yalan söylüyorsun!” diye çıkışırlar. Allah Teâlâ Hazretleri ona tekrar:
“Bilakis sen: “Falanca cesurdur” desinler diye düşündün ve bu da söylendi” buyurur. Sonra (Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ebû Hüreyre’nin dizine vurup):
“Ey Ebû Hüreyre! Bu üç kimse, Kıyamet günü, cehennemin, aleyhlerinde kabaracağı Allah’ın ilk üç mahlûkudur!” dedi.”
Şüfey der ki: “Ben Ebû Hüreyre’den aldığım bu hadisi, Hz. Muâviye’ye haber verdim. Bunun üzerine: “Böylelerine bu muâmele yapılırsa, insanların geri kalanlarına neler yapılır?” dedi ve Hz. Muâviye şiddetli bir ağlayışla ağlamaya başladı, öyle ki helak olacağını zannettim. Derken bir müddet sonra kendine geldi, yüzündeki (gözyaşlarını) sildi. Ve şunları söyledi:
“Allah ve Onun Resûlü doğru söylediler: “Dünya hayatını ve onun zinetini isteyenlere, orada işlediklerinin karşılığını tastamam veririz. Onlar orada bir eksikliğe de uğratılmazlar. İşte âhirette onlara ateşten başka bir şey yoktur. İşledikleri şeyler orada boşa gitmiştir. Zâten yapmakta oldukları da bâtıl