Öyle şehir hayal ediyorum ki,
O şehir, planlı olsun, daha önceden tasarlanmış olsun. Doğa koşullarına göre şekillensin. Rengârenk sıra, sıra binaları olsun. Planlanması ve toplu taşıma sistemi güzel olsun. Mahalleleri birer çekim merkezi olsun.
Temiz ve yeşili en çok olan bir yerleşim alanı olsun. İnsanın dolaşım sistemi gibi düzenli; Araba yolları, Bisiklet yolları ve düzenli kaldırımları olsun. Karayolunun yanında, Demir yolları da olsun. Ve çevre dostu bir yerleşim alanı olsun.
Öyle bir şehir istiyorum ki, yağmur suları altında kalmasın. Etkili çöp imhası olsun, Çöp imha yerleri yerleşim alanları içinde olmasın. Doğduğunuz, büyüdüğümüz şehirlerin böyle olmasını istemez misiniz?
Bu düşüncelere peki siz ne dersiniz?
Öyle bir şehir olsun ki, sadece site içinde yaşayan zenginler değil, Fakiri içinde olan mahalleler olsun. Öyle bir yerleşim alanı olsun ki; Değil insanına, kedilerine ve köpeklerine bile şefkatle bakılsın.
İbn-i Haldun diyor ki, “Coğrafya kaderdir”
İnsan ve şehir arasında etkileşim hep çift yönlü olmuştur. Şehir de içinde insanı inşa etmiştir. Hatta Şehirlerimizi bir mektebe benzetirsek, sakinlerini de talebelerine benzetebiliriz. Ve şehirde insanın yaşadığı toprağa benzer. Önce kendimizi tanıyalım ya sonra…
Sonra için siz ne dersiniz?
Kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…
(Mehmet Özler yazdı..Özler.haber. com)