Aklıma sahip çıkabilirsem ne mutlu bana! Bu kadar ‘fırıldaklıklar manzumesi’ içerisinde kaybolup gideceğiz vallahi…
Hiç dikkat ediyor musunuz bilmiyorum. İnsanlar, siyaset adı altında adayları paylaşamıyorlar!
Beğendiklerine toz kondurmamak adına rakiplerine çamur atıyorlar. Arkalarından gıybet ederek hem bu dünyalarını, hem de ahretlerini adeta yok ediyorlar.
Sanki kendileri belediye başkanı olacaklar!
Meclis üyelerinin listelerinin açıklanmasından sonra Büyükşehir Belediye Başkan Adayları başta olmak üzere ellerine aldıkları kara boya ile ha gayret herkesi boyadıkça boyamaya devam ediyorlar.
Dikkatle takip ediyorum. Siyaseten seçim kazanmak adına bir araya gelen ittifakların listelerine yazdıkları belediye meclis üyelerinin sıralamasına itiraz etmek adına öyle bir karalama kampanyası başlattılar ki aklım almıyor!
Bu tür yaklaşım içinde olan arkadaşlara hep şunu söylüyorum. ‘Madem beğenmiyorsun, madem yanlışlıklar var. O vakit o partide aktif politika yapma’
Aldığım yanıt ‘mücadeleye devam’ oluyor.
Bu da bir kaçış noktası aslında. Senin mücadeleni kim takar?
Aynen öyle vallahi…
Kadının adı yok. Gençler mi? Onlar kim oluyor?
Partinin emektarları yok!
Bir gün önce istifa ederek yönetimi yüzüstü bırakanların bir gün sonra listelere alındığı bir ortamdan geçerken liste yapanlar nerede?
Söyleyecek o kadar çok söz var ki…
Hoş, genel başkanların tavırları sanki yerel politikada karar mekanizmasını elinde bulunduranlardan farklı mı?
Hiç değil…
Sonuçta bir yerel seçime gidiyoruz. İyisi ile kötüsü ile bir liste önümüzde.
Yersen dolma bu…
Yemez isen yapacak bir şey yok.
Seçmen de aslında bir müddet sonra pes edip önüne konulan dolmadan yemek durumunda kalıyor. Toplu muhalefet, toplu karar alma, genel merkezlere ‘sen ne yapıyorsun? Diye sorabilme dirayetleri yok…
Çünkü sen gidiyorsun, arkadan başkaları geliyor. Onlar da kendilerinin adam yerine konulmadıklarını görüp yüksek ses tonu ile bağırmaya başlayana kadar arkadan başka ‘hizmet edecek’ insanlar sıraya giriyor.
Düzelme şansı var mı? Diye bana soruyorlar. Yani siyasetteki bu çirkinlikler ne zaman sona erer? Diyerek soruyorlar.
Benim yanıtım net. ‘Siyasi partiler yasasını değiştirmediğiniz sürece bu gidişat değişmez’
“Liderlerin sultasına son vermediğiniz sürece ortaya daha çok kötü görüntüler çıkacaktır” diye yanıt veriyorum.
Adım hıdır, elimden gelen budur…
Benim tespitimi aslında herkes biliyor, kabul ediyor ama uygulamada arıza var…
Biraz da bu cesaret işi…
O cesarette konuşan kısır politikacılarda yok…
Cesaretlerini toparlar mı? Bu zevatlar…
Zor… Hem de çok zor…
