SİHİR, KAHİN VE KUR’AN
… Rasûlullah s.a.v şöyle buyurdu : Kim bir şeyde uğursuzluğa bakınır ( bizzat arar ) veya kendisi için uğursuzluk getirecek şeyi bulması için başkasına baktırırsa ; kim kehanette bulunur veya kendisi hakkında kehanet dilerse ve kim büyü yapar veya kendisine büyü yaptırırsa bizden değildir.”
“ … Rasûlullah s.a.v şöyle buyurdu : Her kim müneccimlikten bir şube öğrenirse muhakkak ki sihirden bir şube öğrenmiş demektir.
O kimsenin Müneccimliği arttıkça büyücülüğü ( sihirbazlığı ) de artar.
“ … Peygamber sallallahu aleyhi ve selem : “ Her kim yıldızlardan bir bölüm ilim almışsa, kesinlikle büyücülükten bilgi edinmiş demektir. Çokça bilgi alanın büyücülüğü fazladır. ” buyurmuştur. “
“ … Allah Rasulu s.a.v şöyle buyurur : ” Kim bir arrâfa – yani, gaybı bildiğini iddia edene – gider ve ona bir şey sorarsa kırk gece o kimsenin namazı kabul olmaz..
Diğer bir rivayette ise şöyle buyurur :
” Kim Kâhine veya arrâfa gider ve onun söylediğini tasdik ederse, Muhammed’e indirileni inkar etmiştir.”
“ … İmran b. Husayn r.a dan. Rasulullah s.a.v’in şöyle buyurduğunu rivayet eder : ” Uğur yapan ve uğur yaptıran, kehanet yapan ve kehanet yaptıran, sihir yapan ve sihir yaptıran bizden değildir.”
***
Almanya’da Ramazan Şerif ayında bir fabrikada çalışan Türk işçilerini papazın birisi evine iftar yemeğine davet eder.
Bazıları mazeret belirtip davete
katılmazlar bazıları da papazı kırmamak adına davete icabet ederler ve iftar saatinde
papazın evine misafir olurlar.
Papaz Efendi elinde bir Kur’anı Kerim olduğu halde işçilerin yanına gelir ve onlara “Ben Kur’an okunurken dinlemekten büyük zevk alırım biriniz okusa da ben mutfakta uğraşırken bir yandan da Kur’an dinlesem der.
**
Kur’anı Kerim’i masanın üzerine bırakıp mutfağa geçer.
Bu arada odada sanki buz gibi bir hava esmektedir.
Herkes bir ümit diğerinin gözünün içine bakar ama nafile.
Kimse Kur’an okumayı bilmemektedir.
İçlerinden birisi “Yahu içinizde Fatiha okumasını bilen yok mu açsın Kur’anı Fatiha’yı okusun papaz nerden anlayacak ki” der.
Bir tanesi “Ver ben biliyorum der ve rastgele bir sahife açıp başlar Fatiha okumaya.
**
Bu esnada papaz odaya gelmiştir. Bakar Kur’an okunuyor fakat ortada bir sayfa ve hemen müdahale eder.
“Bir dakika sen Kur’an okumuyorsun.
Çünkü okumakta olduğun sure Fatihs’dır ve o da Kur’an ’da baştadır.” der ve devam eder.
**
Aslında ben sizleri buraya denemek için çağırdım. Nasıl oldu da altı asır adaletle dünyaya hükmeden Osman’lının torunları bu gün bize hizmet eder hale geldiler diyerek merak ediyordum sizler benim sorumun cevabı oldunuz.
Sizin ecdadınız Osmanlı dinine sımsıkı bağlı olduğu için dünyaya hükmetti, sizler ise Kur’an’dan uzaklaştınız ve bu gün hizmet eder hale geldiniz der.
Bu tespiti yapan Hırıstiyan bir din adamıdır.
**
SORU;
İma ile namaz nasıl kılınır
CEVAP;
Dinimizde sorumluluklar kulun gücüne göre belirlenmiş, gücü aşan durumlar için kolaylaştırma esası getirilmiştir. Hastalık da bu kolaylaştırma sebepleri arasında yer almaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.): “Namazı ayakta kıl, güç yetiremezsen oturarak kıl, buna da güç yetiremezsen yan üzere yaslanarak kıl” buyurmuşlardır
Rüku veya secde etmeye gücü yetmeyen kimse ima ile namaz kılar. İma, rüku ve secde yerine başla işaret etmek demektir. İma ile namaz kılan kişi rüku için başını biraz eğer, secde için ise rükudan biraz daha fazla eğer. Secdede başını yere koyamayan kimsenin, bir şeyi başına kaldırarak ona secde etmesi caiz değildir. Bir kişi ayakta durmaya gücü yettiği halde, rüku ve secdeye gücü yetmiyorsa, ayakta veya oturarak ima edebilir; ancak oturarak ima etmesi daha uygundur Oturmaya da gücü yetmeyen kişi, sırt üstü yatarak veya yana yaslanarak ima eder.
Hanefilere göre ima mutlaka baş ile yapılmalıdır. Kaş veya göz ile ima ederek namaz kılınmaz. Başı ile ima etmeye gücü yetmeyen kimse, namazını kazaya bırakır
**
SÖZLER
Güzele bakmak sevaptır değil
Güzel bakmak sevaptı
**
Azimle sıçan duvarı deler degil
Azimli sıçan (fare)duvarı deler
**
Eşşek hoşaftan ne anlar değil
Eşşek hoş laftan ne anlar
Aptala malum olurmuş değil
Abdala malum olurmuş
(Abdal= derviş demektir)
**
Su uyur düşman uyumaz değil
Sü uyur düşman uyumaz
(Sü= asker demektir)
Saatler olsun degil
Sıhhatler olsun
(Sıhhat= sağlık demektir)
Ziyaretin kısası makbul değil
Ziyaretin kısas’ı makbul
(Kısas= karşılıklı demektir)
Selam ve dua ile
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.