Dini konuları kaynağından öğrenmek lazımdır. Hani bir söz var ya halkımız arasında; “yarım hoca dinden, yarım doktor ise candan eder” derler.Onun için işi gelin ehline bırakalım.
SORU: Düğün için kredi kartıyla çeyrek altın satın alabilir miyim?
CEVAP: Altın, gümüş veya Türk Lirası gibi değerlerin birbirleriyle satışı dinimize göre, kesinlikle peşin olmalıdır. Özellikle bunların veresiye satışı caiz değildir. Müşteri düğün için çeyrek altın satın almak isterse anında kıymetini vermesi gerekir. “Bir saat sonra, bir gün sonra, bir hafta sonra parasını vereyim veya deftere yaz bir ay sonra vereyim“ demek caiz değildir. Buna ribe-i nesie yani zaman, veresiye faizi denir. (Tefadül faizi yani fazlalık faizi ayrı konudur. İnşallah ilerde değiniriz.) Kredi kartıyla altın alışı, eğer anında karşılığı olan para satıcının hesabına geçerse bu akit caizdir. Yok, karşılığı hemen satıcının mülküne geçmezse bu zaman faizine girer ki faiz haramdır. Bundan dolayı peşin parayla çeyrek altını almanızı tavsiye ederiz. Akit, karz-ı hasen ve emanet her biri ayrı sonuçları olan konulardır. İnşallah ilerde işleyeceğiz.
Adana il Müftüsü Sn Hasan Çınar hocama sorular ve cevapları isterseniz devam edelim hoca efendiyi dinlemeye.
SORU: Ben sarrafım. Defterimizde, bazı müşterilerimize borç verdiğimiz çeyrek vb. altınlar yazılıdır. Aybaşı maaşlarını alınca veya paraları olunca ödüyorlar. Yaptığımız doğru mudur?
CEVAP: Hayır. Bu bir borç verme değil altını satmadır ve böyle bir alış-veriş caiz değildir. Parası olunca ve borcunu ödediği gün altın kaç liraysa (ki bu bilinmemektedir) o değerden ödemeyi yapmak caiz değildir. Çünkü altını aldığı an fiyatını konuşmamaktalar. (Konuşsa bile hemen orada ödemeyi yapması gerekir.) Fiyatı konuşsalar dahi altının vadeli satışı zaman faizini (ribe-i nesie) doğurur ki bu haramdır. Normalde vadeli satış caizdir. Lakin dinimiz altın, gümüş, arpa, buğday, hurma ve tuz gibi maddeleri her halükarda peşin satmayı şart koşmuştur. Bu bir akittir. Yoksa karz-ı hasen olarak altın borç alınabilir. Ödeyeceğinde de altın borcunu altın olarak öder. Ödeme anında altın bulamazsa, işte tam o anda, o anki fiyatla, borcu akde (alış-verişe) çevirerek ödemesini yapar. Akdin hükmü ayrı, karzın (borç) hükmü ayrıdır.
SORU: Bireysel emekli olmak isteyenlere devlette katkıda bulunuyormuş. Ben memurum. Eşimi bireysel emekliye kaydettirmem caiz midir?
CEVAP: Bireysel emekliliğe müracaat etmek caizdir. Devletin vatandaşına verdiği katkı da caizdir. Dinimiz açısından dikkat etmemiz gereken konu, yatırdığımız paraların kar-zarar ortaklığıyla çalışan yerlerde toplanmasıdır. Ayrıca bu tasarrufların (birikimlerin) dinimizin meşru ve helal gördüğü yerlerde değerlendirilmesi gerekir. Faizde birikmesi ve faizli ticari faaliyetlerde değerlendirilmesi caiz değildir. Para yatırdığımız yere bu uyarıyı mutlaka yapmamız iyi olacaktır.
SORU: Altınlarımı bir akrabama emanet olarak bıraktım. Fakat onun yanında iken çalındı. Ödemesi gerekmez mi?
CEVAP: İnsanlar mallarını korumak için, emanet olarak birilerinin yanına bırakabilir. Emanet alanın (emanetçi ) o malı en dikkatli şekilde muhafaza etmesi gerekir. Örnek; para, altın vb. şeyleri bir kasada koruyabilir. İşte böyle emniyetli bir şekilde korunuyorken mala herhangi bir zarar gelirse emanetçi kıymetini ödemez. (Tazmin etmez)Yok eğer emanetçinin bir kusuru, ihmali varsa veya malı bırakanın müsaadesi yokken, kullanır da mala bir zarar gelirse kendisi öder. (Emaneti alan öder)
SORU: Valizimi bir işletmenin emanetine bıraktım. Yangın çıktı. Diğer emanetlerle beraber yandılar. Zararımı kim karşılayacak?
CEVAP: Örnek; ücret karşılığı, valizimizi veya kıymetli malımızı korunması için otelin, bankanın veya otobüs garının vb. emanet bölümüne bıraktık. Orada yangın, hırsızlık gibi bir sebeple mallar zayi olsa emanet bölümü herkesin zararını ödemelidir. (Tazmin etmelidir.)
Eğer emanet için ücret ödenmez ise o zaman kusur ve ihmal durumuna bakarız. Kusur ve ihmal emanetçide ise malların kıymetini tazmin eder. Yok, kusur ve ihmal yoksa o zaman mal sahiplerinin herhangi bir şey talep etmeleri caiz değildir.
SORU: Kul hakkı bağışlanır mı?
CEVAP: Hayır, bağışlanmaz. Kul hakkına gireni Allah’ın (cc) bağışlaması için, evvela hak sahibinden helallik alması gerekir. Hak sahibinin affetmesi şarttır. Kul hakkı yemek haksızlıktır. Haksızlığa uğrayan, dünyada alamazsa hakkını Ahrette alır. Eğer hak yiyenin sevapları varsa ahrette ondan hakkı kadar alınır ve haklıya verilir. Eğer hak yiyenin sevabı yoksa bu defa zulme uğrayanın yani hak sahibinin hakkı kadar günahı ona (zalime) yüklenir.
Kalın sağlıcakla, selam ve dua ile
VALİZİMİ EMANETE BIRAKTIM AMA (Mehmet Özler yazdı)